Balkan savaşlarından acı kayıplarla çıkan devletimiz 1915'e gelindiğinde 1. Dünya Savaşına girmek zorunda kalmıştı. Dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük kayıpların yaşandığı bu korkunç savaşta müttefiklerimizin yenilgiyi kabul etmesiyle biz de yenilmiş sayılmıştık. Yurdumuzun her bir yanı işgal edilmiş, İstanbul hükümeti İngiliz namlularının gölgesinde çaresiz kalmıştı.

Zor şartlarda şanlı milletimiz destansı bir mücadeleye başladı. Milleti millet kurtaracaksa kararları da millet vermeliydi. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de Hacı Bayram Camii'nde kılınan Cuma namazının ardından tekbir ve dualarla açıldı. Artık bu şanlı milletin kaderi bizzat milletin kendisindeydi. Türk Milleti bu şerefi fazlasıyla hak ediyordu. Bu şerefle yaşamaya ant içmiş milletimiz bundan sonra milli iradeye daima sahip çıkacak ve saygı duyacaktı.

            Tarihimizin dönüm noktası olan bu kutlu gün Milli Mücadelemizin lideri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından bayram olarak ilan edildi ve bu güzel bayram göz bebeğimiz olan siz sevgili çocuklara armağan edildi. Dünyada ilk defa çocuklara bir bayram hediye edilmiştir.

Çocukları sevdiğimiz ve onlara değer verdiğimiz , özümüzde bir çocuk safiyetini taşıdığımız için dünyada acı çeken çocukları daha iyi anlıyoruz. Bugün Filistinli bir çocuğun yerine kendimizi koyabiliyoruz. Doğu Türkistan'da umutları çalınan bir Uygur çocuğunu anlayabiliyoruz.

Okullarına devam etmesi, sokaklarda oyunlar oynaması gereken Gazzeli 14.000 çocuğun katledilmesinden dolayı bu sene bayramımızı buruk kutluyoruz. 

Ve biliyoruz ki biz güçlü olmadan bu acılar dinmeyecek. Bu sorumlulukla gece gündüz çalışıyoruz, daha da çok çalışmamız gerektiğinin farkındayız.

TBMM'nin açılışının 104. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı en içten dileklerimle kutluyor, geleceğimizin teminatı olan siz çocuklarımızı sevgiyle kucaklıyor, gözlerinizden öpüyorum.